HARAM LOKMANIN BÜYÜK CEZASI

KADIN VE AİLE NİSAN 91

Allah celle celalüh hazretlerinin sizi sevmesini ve Dar-ı naimi olan cennetine dahil etmesini, sonsuz cemalini gösterip engin rahmetine daldırmasını ister misiniz? Eğer ciddi olarak istiyorsanız Allah'tan gerçekten korkun ve utanın; Azabından, gazabından, kahrından, hesabından, cezasından, cehenneminden tir tir titreyin; "sonra iltifatından mahrum kalırım, cennetini elden kaçırırım; enbiya, evliya ve sülehasından, iyi, temiz, arif, zarif, kamil, tatlı, nurlu kullarından ayrı düşerim" diye endişe ve telaşınızdan damla damla eriyin, mum gibi sararıp, yanıp yakılın!

Biliniz ki Allah'tan utanmak da kuru iddia ve boş laf ile değildir. Utanan insan, O'nun her yerde hazır ve nazır olduğunu, yapılan işleri gördüğünü, kalpten geçeni bile bildiğini hiç hatırından çıkarmaz; midesini haram lokmadan, namusunu namahremden, her azasını her türlü günahtan, kalbini kötü ahlak ve duygulardan, aklını ters ve çirkin fikirlerden şiddet ve dikkatle korur. Gerçek oruç da zaten işte budur, böyle tutulur, insana böyle bir ahlak kazandırır.

Haramdan korunmak, yenilen lokmanın mutlaka helal olması, son derece mühimdir. Sevgili peygamberimiz sallallahü aleyhi ve alihi ve sellem hazretleri bir hadis-i şeriflerinde ikaz mahiyetinde buyuruyorlar ki:

"Bir kimse bir haram lokma yemiş olsa, kırk gece namazı kabul olunmaz, kırk sabah duasına icabet edilmez; haramdan hasıl olan tene ve vücuda cehennem ateşi daha layık ve evla olur; (az bile yenilse) haram lokmadan yine de bir parça et oluşur." (yani hiç yememeğe dikkat olunmalı) (İbna mes'ud radiyallahu anh rivayet eylemiş, ed-Deylemi'de)

"kırk gece. Kırk sabah, yani bir ay, on gün" oldukça uzun bir zaman sevgili okuyucularım. Demek ki geceleri uykusunu feda ederek kalkıp ibadet edecek kadar şevkli, coşkulu olsa bile kırk gün cezalı oluyor; ibadeti, duası boşa gidiyor, ahirette de muhakkak cehenneme atılıcak, yediği haramlar kadar yanacak... Ne korkunç bir facia ve felaket!

Haramlık, bazan bizzat o maddenin kendisindedir: Leşler, domuz eti ve müskirat türü içki gibi; bazan da başka bir sebepten haramlaşmıştır: İslami şartlara uygun kesilmeyen koyun, sığır, tavuk... etleri; faiz, kumar, yalan, hırsızlık, zulüm, gasp, rüşvet paraları, eşya gıda emtiaları gibi. Mesela bir tüccar Cuma vaktinde dükkanını kapamazsa ticarete devam etse aradaki kazancı da haram olur.

Şu Ramazan-ı Şerifin feyiz ve bereketi olarak insanlarda hayrat ve hasenat duyguları coşar, herkes sadaka, zekat ve bağışlar yoluyla da sevap kazanmağa gayretlenir ama; karşılarında bir sürü sahtekar ve hilekar... tuzaklarını hazırlamış beklemektedirler: Aslında malı, mülkü olan sahte fakir dilenciler, el-gözü.. sağlam sahte sakatlar, muhtelif hayır kurumlarından ayrı ayrı, kat kat katmerli burslar ve maaşlar sağlayan açıkgöz (!) yalancılar, aldıkları sadaka ve zekatları fakirlere intikal ettirmeyip cebine atan aracılar, kurum ve kuruluş yöneticileri... haramdan sakınmayan, azaptan korkmayan, Allah'tan utanmayan bir sürü cehennem odunu!

Sizleri lokmanızın, kazancınızın, ananızın ak sütü gibi helal, temiz, alınteri, emek ve el emeği olmasına çok dikkat edin sevgili müslüman kardeşlerim! Evimize, çoluk çocuğunuza asla haram götürmeyin, onların ve kendinizin ahiretini mahv etmeyin!

Hayırlarınızı gelişigüzel değil, sağlam, ciddi, çok dindar, çok mütteki, yakından tanıdığınız bilgili, itimatlı, kimselere danışarak, verin; iffetli, namuslu ihtiyaç sahipleri utandıkları için ses çıkarmaz, onları siz zahmet çekerek arayıp bulun! Yaptığınız hayırların, istediğiniz yerlerine ulaşıp ulaşmadığını sıkı sıkı takip ve kontrol edin! Zekat fakirin, muhtacın hakkıdır, bizzat onun eline verilmeli ve mutlaka temlik edilmelidir; çünkü temlik tahakkuk etmezse zekat verilmiş olmaz; bu ana fıkıh kaidesi gereği, partiye, kuruma, kiraya, binaya, inşaat, okula, ölüye, kefene, mezara... zekat verilemez, bütün fıkıh kitaplarımız bu noktayı yazar, ihtar ederler, sakın sizin dikkatinizden kaçmasın!

Cümlenizin Ramazan-ı Şeriflerinizi, bayramlarınızı candan tebrik eder, nice nice mübarek günlere, aylara, kandillere, bayramlara sıhhat, afiyet ve saadetle sevdiklerinizle beraber erişmenizi dilerim.

Yüce mevlamız namazlarımızı, oruçlarımızı, hatimlerimizi, hayırlarımızı, zikirlerimizi ahsen ve elemm olarak kabul buyursun, rızasına, rahmetine, cennetine, cemaline kavuşmamıza vesile eylesin, amin, bi-hürmeti seyyid-il-mürselin ve eşref-il-halkı ecmain, sallallahu aleyhi ve alihi ve sahbihi ve men tebiatu bi ihsanin ila yavm-id-din.