ELHAMDÜLİLLAH DİNİMİZE, YURDUMUZA, KÜLTÜRÜMÜZE...

KADIN ve AİLE, AĞUSTOS 1989

Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN

Biliyorum, ülkemizde cok kimse-özellikle aydınlar- Avrupa'ya, Amerika'ya hayrandır. Eğer gidip oralarda yaşamamış onları yakından tanımamışsa, hayalinde onları okuduklarından fazla büyütür, âhım şâhım birşey sanır; genel olarak bizim herşeyimizin onlardan kötü, onların herşeyinin de bizlerden daha mükemmel olduğunu sanır. Şüphesiz ki bu, bizim yarı aydınlarımızın saflığından ve Batılılarca yıllar boyu ustaca yapılagelmiş reklâm ve propagandalardan doğmuştur ve çok yanlıştır.

Batılı, sinsi ve kurnazdır, teknik çalışır, kendisini medeni başkalarını barbar diye takdim etmeğe özenir, yüze güler, geriden yapacağını yapar, gerçekleri çıkarına göre çarpıtır, aldatır, dünyayı sömürür. Menfaatı için yapmayacağı yoktur; ortalığı hemen kana bular. İtalyanlar libya'ya saldırdıklarında köyleri bahçeleri, vahaları yakmış, halkın % 50'sini katliam etmiştir. Fransızların Afrika'da, Cezayir'de yaptıkları vahşet mâlumdur, onlar da zavallı ahalinin üçtebirini doğramış, beldeleri mahvetmişlerdir. Sözün özü, onların ecdadımız Osmanlılara, Afrika ve Asya ülkelerine, hattâ Amerika ve Avustralya yerlilerine uyguladıkları zulümler, sömürme, esir alma ve yakıp yıkma faciaları nice filimlere, romanlara bile konu olmuştur ama gene de onlar medenîdîr, iyidir, güzeldir, ileridir... filân

Dün akşam bir dostum, gerçek bir olay anlattı; hayretten dondum kaldım:

Bir ailenin, yanlarında seyahat etmekte olan büyükanneleri yolda vefat etmiş. Çaresiz arabanın arka koltuğuna uzatmışlar, İtalyan'ın... şehrinde bir parkın kenarında oturmuşlar. Bey acele, bizim konsolosluktan vefat kağıdı ve formalitelerini tamamlamağa gitmiş; hanım iki küçük çocuğunu, korkmasınlar diye arabadan indirmiş, şöyle çevrede yaya olarak bir dolaştırmış, dönmüş, bakmış ki ne araba var ortada, ne bavullar ne bağaj, ne de zavallı cenaze... gidiş o gidiş, hâlâ bulunamamış.

(İşte bizi, bizden bu kadar farklı, bu kadar haris, aç ve kurnaz halklarla AT= Avrupa Topluluğu içinde birleştirmeğe çalışanlar, bu feci işi allandıra ballanrıra yapmak, yutturmak isteyenler var aramızda... Allah korusun, bunlara elini veren kolunu kaptırır, malından canından olur!)

Dünyanın öbür ülkelerinde endişe verici gelişmeler var. Japonya'nın Tokyo şehri 20 milyonu aşmış; 6 m2'lik küçücük bir oda da 50.000 dolara veya daha pahalı! Şimdi orada da "uyku kutuları" çıkarmışlar ortaya; biz, müstakil ev prensibinden, kat mülkiyeti belasına geçişi hazmedemezken, adam akşam tabuta girer gibi yatıyor, onu rafa yerleştiriyorlar, orada sabaha kadar uyuyor, sonra kalkıp işine gidiyormuş. Buna hayat mı denir! Bizim gece kondular bundan kat kat daha iyi...

Elhamdülillah bizim yurdumuz dünyanın en güzel yörelerinden biri, bolluk, bereket. Almanların 2 markına gül gibi karın doyuruyorlar. Sebze, meyva, güneş, manzara, temiz hava orman, ova, dağ, deniz ne istersen var ve temiz. İnsanlar iyi, imkânlar sınırsız. Etrafta aç kurtlar dolaşırken biz saf saf kapılarımızı ardına kadar açarsak, elin iti kopuğu döküntüsü, hippisi, esrarkeşi, ahlâksızı, edepsizi, görgüsüzü, kötüsü, eskis eser kaçakçısı ülkemizi istilâ eder, herşeyimizi yağmalar götürür, bize hayatı zehir eder, yurdu yangın yerine çevirir. Şimdi turist, döviz diye gözü dönenler dahil herkes sonra çok pişman olur ama iş işten geçer, atı alan bilmemnereye kaçar! Bir diğer büyük tehlike ve milletçe o güzelim hasretlerimizi, şahsiyet ve faziletlerini yitirmek, kozmopolit, dejenere, insanlar haline dönüşmek...

Çok ciddî tedbirler almalıyız, çok şuurlu çok titiz olmalıyız.

Onun için sizleri göreve çağırıyorum, geliniz tüm millî ve manevî değerlerimize, beraberce sahip çıkalım, gafleti, ihtilâfı, didişmeyi, çekişmeyi bırakalım, ecdad emanetlerini iyi koruyup kollayalım, Allah'ın belâ ve gazabına uğrayacak duruma düşmeyelim.

En küçük detaya kadar tüm örf ve âdetlerimize, eşsez ve yüce ahlâkımıza, iki cihan saaretinin anahtarı din ve imanımıza, şanlı tarih ve şirin coğrafyamıza sımsıkı sarılalım. Dinî çıkarlarımızı akıllıca koruyalım, mirasyediler gibi har vurup harman savurmayalım, tarihi hasım ve düşmanlarımıza teslim etmeyelim.

Çevremizi uyaralım, köylere irşad geziliri düzenleyelim, çoluk çocuğumuzu çok şuurlu yetiştirelim.

Sizden ricam yabancı ideolojilere kapılmamanız, kozmopolitliğe, taklitçiliğe dur demeniz... Meselâ evinizi dini yaşam tarzına göre plânlayın; örf ve âdetimize göre dekore edin, lükse, israfa kapılmayın; giyim kuşamımızda, davranış ve tavırlarımızda İslâma uymağa çok dikkat edin, tâviz vermeyin. Bilin ki bizim kültürümüz çok renkli, çok cazip, çok sevimli. dışarda çokları bize hayran, hattâ bizi taklide özeniyor, şalvar giyiyor, evinde şark köşesi düzüyor, antika eşyamızı topluyor, eski eserlerimizi inceliyor; yaşamımızı inancımızı benimsiyor, derviş oluyor, tesbih çekiyor, yemeklerimizi beğeniyor, ihraç mallarımızı kapışıyor; pidemize, ekmeğimize, baklavamıza kadayıfımıza, kebabımıza varıncaya kadar herşeyimiz iyi tanıtılırsa revaç buluyor. Dişimizi sıkar, ciddi çalışırsak onlar bizi daha çok taklid edecekler, daha yola gelecekler.

Boyalı, sahte, kof ithal mal ve malzemelerine yüz vermeyin, daima has va halis yerli malı va mahsulü kullanın. İyice anlaşıldıki bizim geleneksel meyva suyu, şurup, ayran, süt ve teryağımız, sonradan gelem gazoz, kola , alkollü içki ve margarinden, yünlü ve pamuklularımız, naylon, tergal, polyester v.s. den daha üstün; beyaz peynirimiz, tulumpeynirimiz, kaşar ve eritme peynirinden daha besleyici; kuru yemişlerimiz, pestil ve tatlılarımız, çukulata, kakao, pasta ve jölelerden kat kat güzel; tahta eşyamız suntadan; deri ve köselemiz vinleks ve sentetik tabandan halı kilimimiz suni döşemeden, kalaylı bakırımız aliminyum eşyadan, toprak kap ve porselenlerimiz melamin ve plastikten daha sıhhi, bahçeli, avlulu, cumbalı, haremlikli selamlıklı evlerimiz, en lüks ve modern apartman dairelerinden daha rahat ve kullanışlı...v.s.

Hele o eşsiz ahlâk ve adabımız, sevgi ve saygı dolu münasebetlerimiz, karşılıklı dostluk, komşuluk ve muaşeretimiz, sıcakkanlılığımız.. Neymiş o ingiliz soğukluğu, amerikan şımarıklığı, alman cimriliği, italyan tilkiliği, fransız züppeliği, rus gaddarlığı, çin zalimliği, sınıf kavgası, yaşam savaşı bahanesi, ırkcılık kibiri, bölgecilik bencilliği, kin, düşmanlık... v.s.

Biz tarih boyu kibar, nazik, adil, yiğit, merhametli, fedakâr, cömert, hayırsever, sanatkâr ruhlu, güzeli bilir, iyiliği anlar, hakkı tutar bir millet olarak yaşamış ve nam saymış. Bu güzel vasıfları bırakır mıyız hiç!

6 aydır dünyanın çok ülkesini gezdim, dolaştım, haklarını tanıdım kültürlerini irceledim, bizikilerle mukayese ettim. Yok bizim gibisi!

Yurda, kültürümüzün ve halkımıza daha meftun, daha hayran, daha sevgi ve saygı dolu, hizmete daha arzulu olarak, zevk, şevk ve neşeyle dönüyorum aziz okuyucularım, sağ olun, var olun!