İRTİCANIN AYAK SESLERİ.. ÜZERİNE

KADIN VE AİLE ARALIK 86

Teveccühlerinize müteşekkiriz sevgili okuyucular, dergimiz -elhamdülillah- günden güne gelişmekte ve tiraj bakımından en önlere geçmiş bulunmaktadır.

Bu durum bizi sevindirirken hasım ve rakipleri de kaygılandırıyor galiba ki bazı basın çevrelerinde aleyhimize bir kampanya başlatıldı. Sizi de hedef alan geniş bir karalama çalışması: Güya bizler gerici imişiz, tüm ilerici kadınların bizimle mücadeleye kalkması gerekiyormuş, yoksa memleket elden gidermiş..

Perde arkasında elele ama dıştan ayrı gibi görünen bir grup varlıklı azınlık; bizim örfümüzden, töremizden, inancımızdan, ahlakımızdan kopmuş; yabancı kültür, zevk ve ideolojileri benimsemişler, onun için bizi şiddetle yadırgıyorlar. Bunca önemli siyasi, beynelmilel, iktisadi, ictimai problemimiz varken onları bırakıp bizi yersiz, faydasız, küçük münakaşalarla oyalamak istiyorlar; bir kaşık suda fırtına çıkarıyor, aşağı mahallede uydurdukları yalana yukarı mahallede kendileri de inanıyor, galiba süfli zevkleri ve maddi çıkarları kesilebilir diye endişeleniyorlar. Milletimizin zevk ve fikrini temsil gücüne ve onun arzu ve hissiyatına tercüman olma imkanına sahip olmadıkları halde, baskı ve zorbalık yolunu seçiyor ve koro halinde yaygara koparıyorlar.

Güya irtica varmış neredeyse geldi-geliyormuş, hatt( ayak sesleri duyulmakta imiş..v.s.

Türkiye'de bir kültür anarşisi vardır, müşterek değerler tahrip edilmiştir, insanlar birbirlerine sevgiyi, karşısındakinin fikrine saygıyı kaybetmişlerdir.. İspatı: İşte bu saldırganlar.

Türkiye'de gerçek bir rejim düşmanlığı, faal bir bölücülük vardır.. İspatı: Doğu ve Güneydoğudaki silahlı eylemler.

Türkiye'de her sahada bir ahl(k çöküntüsü ve kozmopolitleşme vardır.. İspatı: İşte binlerce gazete haberi.

Fakat Türkiye'de irtica yoktur, anayasal haklarla gelişen bir öze dönme ve İsl(mlaşma vardır. Hürriyet olan her yerde bu böyledir; çünkü bu hayat( ve ruh( bir ihtiyaçtır, engellenemez:

Ne mümkün zulm ile b(dad ile imh(-yı hürriyet

Çalış idraki kaldır, muktedirsen (demiyyetten

İrtica yoktur, çünkü olsaydı adliyeye derhal intikal ederdi, halbuki geçen sayıda ispat ettik ki bir yılda mahkemelerimize bu konuda çok az olay gelmiş ve bunlardan da sadece bir-iki mahkumiyet çıkmıştır. Yani bazı basına bakılırsa şiddetli irtica var, ama emarelere ve resmi belgelere bakılınca bir şey bulunamıyor. Hatta başbakan bile-resm( ve sel(hiyetli bir kişi olarak soran gazetecilere "irtica yoktur" diyor ve ülkemizi ziyarete gelen batılı diplomat ve işadamlarına bu konuda garanti de veriyor. Demek ki milli politika ve ekonomik menfaatlerimiz de dışa böyle görünmekten ve böyle söylemekten yana.. O halde, tam misafirler geldiği zaman "irtica var" diye bağıranlar, bizi adeta onlara jurnal etmiş, onları ürkütmüş, yardım ve yatırımları engellemiş, milli menfaatleri zedelemiş hain, müzevirci ve ispiyoncu durumuna düşmüş olmuyorlar mı? Bunlar kimden yanalar Allah aşkına?!

Bunların irtica sözünden ne anladıkları, ne kasdettikleri de bulanık ve müphem. Halkın İsl(m'a teveccühü, kandillerde camilerin dolması, radyoda mevlid okunması, ramazanda oruç ve teravih, Cuma namazlarının sokaklara taşınması, tahsil yapan genç kızların tesettüre riayeti, uzun manto-geniş başörtü kullanması, erkeğin kadınla tokalaşmaması, haram içki içmemesi, faizden kaçınması irtica emaresi midir? Bir İngiliz gazetesi (galiba London Times) Türkiye'de Kur'an Kursları açılmasını irtica diye zikretmiş, 1960'larda bir Kanadalı yazar da İmam-Hatip okullarının açılmasını böyle görmüş ve yazmıştı. Halbuki bunların hiç biri irtica değildir; kişi istediği dini seçmekte ve onun emirlerine göre yaşamakta (kanunları ve başkalarının haklarını çiğnememek şartıyla) hür ve serbesttir. Demek oluyor ki hem dışta batılılar, hem içte bazı batı taklitçileri bizler bahis konusu olunca din hürriyetini anlayamıyor, açıkçası Türkleri tamamen dinden çıkmış, İslam'dan kopmuş görmek istiyor, en tabi( insan haklarını bile onlara çok görüyor. Böyle medeniyet olmaz, bu çağdışı ve çok yobaz, çok haksız bir anlayış.

Bu içteki, halkın İsl(m'a teveccühünden kaygılı, Allah'ın emirlerine uygun yaşama isteğinden tedirgin, müslümanların çoğalmasından korkan kişilere soruyoruz:

"Siz müslüman mısınız, değil misiniz". "Eğer gerçek müslüman iseniz ne üzülüyorsunuz? Halk da sizin benimsediğiniz inancı benimsiyor, sevininiz!" "Eğer müslüman değilseniz, sizin dininiz size, bizim ki bize; niye bize karışıyorusunuz, ülkede laiklik yok mu, müslümanlık suç mu? Yani biz de sizin saçmalık, edepsizlik ve rezaletlerinize müdahale edelim mi istiyorsunuz?"

Bu iftiracı yaygaracılar kendileri tezadlar, mantık hataları ve fikir sefaleti içinde bulunuyorlar. Açınız dergilerine bakınız, onları İsl(m dışı her türlü akıma ve sapıklığa karşı son derecede müsamahalı göreceksiniz. Cins( konuları istismar eder, müstehcen resim ve yazı yazar, fahişelerin bile haklarını düşünürler. Bir yandan haşin ve sert bir eda ile dine ve dindarlara çatar, öbür yandan cinsi sapık ve homoseksüel kişilerle sayfalar dolusu röportaj yapar, onların yolunu (deta teşvik eder, onlara sevgi ve saygı gösterir, onları (deta kahramanlaştırırlar.

Bu mudur basının görevi, halka hizmet böyle mi olmalıdır, bu mudur onların halka vermek istedikleri şekil, ruh, kafa ve ahlak yapısı?! Eğer öyleyse eksik olsun.

Lütfen edepleriyle aradan çekilsinler, yoksa Hakk'ın ve halkın sillesini yiyip hel(k olacaklar. Bu sapık tutum ve pejmürde mantık ile ülkemizin as(l ve temiz insanını asl( temsil edemez, onun haklarını koruyamaz, ona faydalı ve olumlu bir hizmet götüremezler. Gitsinler önce kendilerini ıslah etsinler. Onlara söylenecek son söz galiba şu:

"Gölge etme başka ihsan istemem"