İSLAM, FERT VE MİLLET, HÜKÜMET VE DEVLET, HATTA MEDENİYET VE TÜM İNSANİYET İÇİN ÇOK LÜZUMLU VE ÇOK GEREKLİDİR!

Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN

Nasıl oluştuğu ve nasıl geliştiği anlaşılmaz, akıl almaz, vicdan kabul etmez, çok acaip bir zihniyet, çok yanlış bir düşünce, çok vahim bir kanaat var Türkiye'mizde. Bazılarınca güyâ İslâm; devlet ve millet, cumhuriyet ve çağdaş medeniyet için büyük bir tehlike ve korkunç bir düşman imiş!? Bu bazıları, ülkemizde İslâm'ın canlanmasından, gelişmesinden, sonra da etrafa, cihana yayılmasından şiddetle tedirgin oluyorlar. Bu gelişmeyi bölücü eşkiya vahşetinden de beter görenler çıkıyor ortaya. Birileri, ruhunu hiç anlayamadığı inkılâpları korumak uğruna, cumhuriyeti (yani milletin hep birlikte ülke yönetimine katılımını), demokrasiyi (halk idaresini), kazanılmış ve ulaşılmış insan haklarını kurban etmeyi bile arzu ve temennî ediyor bu çağda; ve orduyu tahrik ederek darbe yaptırmak istiyor; Meclis'i hiçe sayıyor, Hükümet'e küstahça saldırıyor, suç işliyor, fesat çıkarıyor, kanunları, Anayasa'yı çiğniyor.

Evet kâbûs gibi, korkulu rüyâ gibi, "hadi canım bu kadar densizlik mümkün değil, sen hayal görüyor, kötü kötü şeyler vehmediyorsun" denilecek cinsten bir şey ama gerçek, kaskatı, apaçık, buz gibi bir gerçek!

Kanun diye, kanun diye kanun tepeleniyor, millet parçalanmak, devlet bölünmek isteniyor. Ne çirkin niyet, ne menfur emel!

Türkiye'de birileri, maalesef Anayasa'yı, kanunları, usulleri, devlet töre ve adabını hiç bilmiyor; devlet namına milleti katletmeğe kalkışıyor; çağdaş yönetim bilimlerinden habersiz; ictimaiyat (sosyoloji) bilgi ve tecrübelerinden nasipsiz; kendi dinini, irfanını, medeniyetini, tarihi değerlerini, mefahirini tanıyamamış; kaba, saygısız, tahammülsüz, hoşgörüsüz, saldırgan, barbar... Yarı ömrü Boğaziçi Üniversitesi'nde, diğer yarısını da Amerika'da ders vererek geçiren çağdaş profesörler bile bunlardan şikayetçi; bu zavallıların anlayışsızlıklarını, sığ ve bayağı kişiliklerini televizyon proğramlarında alaya alıp iğneliyorlar.

Tarihteki Mevlâna, Yunus Emre, Hacı Bayram, Ebussuud Efendi ve daha binlercesi fena insanlar mı idi, devlet ve millet için zararlı mı olmuşlardı? Maraş'lı Sütçü İmam vatan haini mi idi? Bütün zaferleri ve özellikle bu günkü varlığımızı borçlu olduğumuz İstiklal Savaşı'nı din aşkına can vererek kazanmadık mı? İlk TBMM sarıklı âlim ve hocaefendilerle dopdolu değil miydi? Kore'de, Kıbrıs'ta şehitler ve gaziler yüzümüzü ağartmadı mı? Fatihler, Gazi Evrenoslar, Barbaroslar, Turgut Reisler, mücahitler, leventler, sayısız kahramanlar sapasağlam dindar müslüman insanlar değil miydi?

Devrinin medeniyet eserlerini iftiharla ülke ülke gezdirdiğimiz Muhteşem Kanunî Süleyman, "hezâr büt-gedeyi alıp mescid eylememiş, nâkûs yerlerinde ezanlar okutmamış" mı idi?

Ne olurmuş imam hatip liseleri çoğalınca; birçoğu zaten diğer çeşitli mesleklere geçiyor, üstün başarı salıyorlar ya! Milletvekilleri, bakanlar, genel müdürler, profesörler... arasında pek çok imam hatip okulu menşe'li olan var; onlardan ne zarar gördünüz! Keşke bütün gençler önce dinini, ahlâkını öğrense, Allah'tan korksa da, esrar içmese, hippi olmasa, yurtdışına göçüp keyif çatmaya sapmasa!...

Ne olurmuş Kur'an kursları çok olsa, camiler artsa, meyhaneler, kumarhaneler, diskotekler... kapansa, her yetişen akıllı uslu, derli toplu, ciddî, çalışkan, dinli, takvalı olsa, namuslu iş görse! Fuhuş, zina, kumar, içki, haram, rüşvet, hırsızlık, haksızlık, zulüm, fesat ortadan kalksa!...

Müslümandan devlete, millete zarar gelmez; devlet ve millet zaten onlar sayesinde yaşıyor, onlar olmasa devlet çoktan parçalanır; millet darmadağın olurdu.

Etrafıma bakıyorum da, iyice görüyorum: Dînî terbiye almayan, Allah korkusu öğrenmeyen, ahirette mahkeme-i kübrâda hesap vereceğine inanmıyan insanlardan pek hayır gelmiyor; hiçbir yerde!..

Hangi tahsil seviyesinde olursa olsun!.. Allah'tan korkmuyorsa adam öldürüyor, rüşvet alıyor, devlet malını çalıyor, hazineyi hortumluyor, adaleti bozuyor, vatana hiyanet ediyor, yalan söylüyor, haksız kazanç sağlıyor, yandaş kayırıyor, isyan çıkarıyor; ülkeyi, milleti bölüyor, orman yakıyor, çevreyi tahrip ediyor, sadece ve sadece kendi menfaati, nefsi, keyfi için çalışıyor...

İşte müslüman belediye başkanları, işte ötekiler ortada; bak, mukayese et! İlgililer, boş ve bâtıl, yamuk ve sapık fikirleri bıraksınlar ve şu gerçeği artık çok iyi görsünler:

İslâm; ferde, aileye, cemiyete, millete, orduya, askere, siyasete, devlete, hazineye, iktisada, ticarete, medeniyete, ilme, irfana, rahata, çağdaşlaşmaya, gelişmeye, ilerlemeye, yükselmeye, medeniyet yarışında kazanmaya, başarıya, Türkiye'mize, hatta diğer devletlere ve tüm insaniyete çok lüzumlu, çok gerekli, çok yararlıdır. Hem dünya için, hem de ahiret bakımından... hem onların kendileri için, hem çocukları, hem istikballeri için...

Milleti seviyorlarsa, gölge etmesinler, başka ihsan istemeyiz! Koca Osmanlı Devleti'ni, bunlar gibi yarım yamalak aydınlar, hürriyet havarisi yazarlar, şairler, ajanlar, hainler, gafiller... parçalamadı mı; kurtaracağız diyerek!

İslâm, Mayıs '97