DERGAHIMIZ TARİHİNDEN SAYFALAR

Allah-u Taâlâ Selef-i Sâlihîn'imizden razı olsun, ecir ve mükâfâtlarını ziyade eylesin, derecelerini yüceltsin! Onlara çok gıpta ediyorum: Ne güzel işler başarmış, ne büyük hizmetler görmüşler! Anadolu'da nereye gitsem onların maddî ve manevî eserleriyle karşılaşıyor, hayran kalıyorum.

Meselâ tasavvuf yolumuza ismini veren Gümüşhanevî Ahmed Ziyaeddin Efendi Hazretleri, Osmanlı Devlet-i Aliyyemizin son devirlerinde çok müessir, çok mükemel, çok muazzam faaliyetler yapmış, yüzün üstünde ârif-i billâh, kâmil halife yetiştirmiş, onları muhtelif bölgelere irşad, tâlim ve terbiye maksadıyla göndermiş, ülkede çok büyük bir din, ilim ve irfan kalkınmasına vesile olmuştur. Onun yolu Şeriat-i Garrâ-yı Ahmediye'ye sımsıkı bağlı, sağlam ulûm-i diniyye temeline dayalı, ihlas, takvâ, ihsan ve irfan yoludur. Yetiştirdiği talebelerin her biri mürşid-i kâmil-i mükemmil, ârif-i muhakkık-ı vâsıl evliyâ olmuştur; hâlen ülkemiz içinde ve dışında milyonlarca müntesibi yaşamaktadır.

Gümüşhanevî Dergâh-ı Alî'sinin yetiştirdiği âlim-i âmil, ârif-i âşık, muallim-i muhakkık, mürebbî-i sâdık, mürşid-i kamil ve şeyh-i vâsıllardan biri de Çanakkale bölgesinde hizmet eylemiş olan, eski Bayramiç Müftüsü Çırpılarlı Ali Hoca Efendi Hazretleri'dir. (Vefatı, 15 Ağustos 1945)

Onu Ağustos ayının 29'unda Bayramiç, Çandır'da büyük bir törenle yâd eyledik; kabrini, köyünü ziyaret ettik, yakınları, talebeleri ve torunlarıyla görüştük.

Çırpılarlı Ali Hoca Efendi Hazretleri 1863 yılında doğmuş, İstanbul'da Gümüşhanevî Hazretleri'ne erişmiş, onun medresesinde yetişmiş, hilâfet almış, resmî görevleri reddederek, köyüne dönmüş ve orada bir cami ile 24 odalı bir medrese inşa ederek (1322 hicri yılı) talim ve terbiye, tebliğ ve irşad hizmetlerine başlamış.

Babam Halil Necati Efendi, 17 yaşlarında iken dedesi Molla Abdullah Efendi babamı bu medreseye getirip, yerleştirmiş.

Büyük dedem Molla Abdullah, oğlu dedem Molla Mehmed'i diğer iki kardeşiyle beraber İstanbul'a getirmiş ve Fatih medreselerine yerleştirmiş ve herhalde o zamanlarda Gümüşhanevi Hazretleri'ne intisab eylemiş. Gümüşhanevî Hazretleri o büyük dedemi çok severmiş, hattâ bir kere "Sen benim oğlum ol!" diye teklif ve iltifat eylemiş.

Molla Abdulah dedem yaşça daha büyük olduğu halde Çırpılarlı Ali Hoca ile karşılaşınca elini öpmeğe davranır, o da mukabele ederek dedemin elini öpmeye çalışırmış. Aynı dergâhın muhabbetli ve ihlâslı iki müntesibi birbirlerine sevgilerini böyle tevazu ile arz ederlermiş.

Annemin büyük dedesi --ki öbür Molla Abdullah dedemin küçük kardeşidir-- Molla Hüseyin Efendi de bu Çırpılarlı Al Hoca'dan el almış. Yani Ali Hoca Efendi hem dergâhımız, hem ailemiz bakımından bize çok yakın olan bir büyüğümüz...

Çırpılarlı Ali Hoca Efendi kerametleri zahir, alim, fâzıl, mücahid, bölgede marûf, sevilen, sayılan, rahmetle anılan bir mübarek zat! Ama maalesef medresesi yıkılmış, yok olmış.

Arzu ve emelimiz, köyünde onun namına bir ilim ve irfan yuvasını yeniden tesis eylemek, onlara İslâm'ı, ilmi, irfanı yaymak, insaları terbiye eyleyip, ahlâklı, faziletli, edepli, olumlu, verimli, hayırlı, münevver, mükemmel müslümanlar haline getirmeğe çalışmak yolundaki gayret ve himmetlerine var gücümüzle devam eylemek...

Allah cümlesinin ruhlarını şad eylesin, makamlarını, derecelerini yüceltsin, kendilerini müstesna mükâfâtlarla taltîf buyursun... Bizleri de onlarla beraber Arş-ı A'lâ'sının altında gölgelendirip, bi-gayr-i hisab Firdevs-i A'lâ'sına dahil eylesin, cemâliyle müşerref eylesin, rıdvân-ı ekberine nâil eylesin! Âmin, bi-hürmeti Tâhâ ve Yâsîn!

İslâm, Eylül 1996