DAHA NE DURUYOR, NEYİ BEKLİYORUZ?

Halil Necatioğlu

Çoğumuz, ilim ve teknolojinin muazzam ve muhteşem başarılarına şahid olmaktadır: İnsanoğlu artık havalarda rahatlık ve sür'atle uçuyor, dünyanın her yanından anında haber alabiliyor; okyanusları, fezaları feth ediyor; müthiş aletler, akla durgunluk veren cihazlar kullanıyor, çok zor işleri kolaylıkla başarabiliyor. İlerlemiş ülkeler, ilim ve teknolojiyi kendi menfaatlerine çok güzel kullanıyor, kendilerine nisbeten geri ülkelere de, ancak istedikleri kadarını ve de çok pahalı olarak satıyorlar. İlimde geri kalmış ülkeler onların her yönden mahkûmu ve zebûnu oluyor. Süper devletler isterlerse, karşılarındakilere her türlü haksızlık ve zulmü pervasızca icra ediyor, kimse onlara hesap soramıyor; çünkü çok gelişmiş silahları, geniş ve disiplinli teşkilatları, şeytânî zekâ ve usülleri var... Kendilerini yormadan, mahvetmek istedikleri ülkelerde karışıklıklar, fitneler, iç harbler çıkartabiliyor, halkı birbirlerine kırdırıyorlar, ülkeleri fesada boğuyorlar.

Gelişmiş ilim ve teknoloji, vicdansız ve imansız zalimlerin elinde ne korkunç bir silah!

Bugünkü süper devletlerin diğer korkunç ve feci tarafları, maalesef İslâm'ı kendilerine rakîp, hasım, düşman ve hedef seçmiş olmaları!

Bu çok mühim bir husus; bunun üzerinde her mü'min ve müslüman çok büyük bir titizlikle durmalı!

Bu bir vehim, hayal, faraziye ve tahmin değil! Onların devlet adamları, alimleri, papazları ve matbuatı tarafından açıkça söylenen, toplantılarında müzakere edilen, yazılan çok acı, çok katı, bizim istikbalimiz için çok tehlikeli bir hakîkî hadise!.. Birçok ülkede kuvveden fi'le çıkarılmış, uygulamasına geçilmiş, icrasına başlanmış bir ciddî niyet ve plân... Bosna, Cezayir, Çeçenistan, Keşmir, Ortadoğu olayları bir çirkin ve zalim kavganın su üstüne çıkan, görünen tezahürleri! Bütün diğer İslâm ülkelerindeki sosyal ve ekonomik karışıklık, sarsıntı, darbe ve çelmelemeler ise su altındaki sinsi uygulamaları!..

Açıktan açığa veya gizliden gizliye, sinsi sinsi, hain hain, İslâm ve müslümanlar mahv edilmek ve yeryüzünden silinmek, yok edilmek isteniyor.

O halde, müslümanlar bu büyük tehlike ve felâkete karşı, iş işten geçmeden çok âcil tedbirler almalıdır.

Bu İslâm düşmanı, gaddar plân Türkiye'de de hâlen uygulanmaktadır: Doğu ve Güneydoğu'daki terör; Alevî-Sünnî çatıştırmaları; aydın-yobaz, ilerici-gerici, devrimci-tutucu, kemalist-antikemalist, ateist-dindar, mekşûfe-mestûre, başı açık-başörtülü... vs. çekiştirmeleri; mafia faaliyetleri, muazzam rüşvet ve suistimaller; devleti zayıflatan, ekonomiyi mahveden uygulamalar; siyâsî, idârî ve adlî hafiflik, hıyânet ve kepâzelikler; ahlâk dejenerasyonu; fuhşu, içkiyi, kumarı, esrarı, gayrimeşru keyfi ve zevki yaygınlaştırma icraatları... vs. hep bu menfur plânın şuurla ve sû-i kasıdla, haince uygulanan parçalarıdır.

Biz müslümanız, Allah'tan korkuyor ve ona iyi kulluk yapmak istiyoruz. Tüm insanlara karşı iyi duygular besliyor, hizmet etmek, faydalı olmak, hayır hasenat yapmak amacını güdüyoruz anma düşmanlarımız dinimize, canımıza, vatanımıza, milletimize kasdediyor, bizi kahretmek, vatanımızı parça parça paraçalamak, yeraltı ve yerüstü servetlerimizi aç kurtlar ve yağlı domuzlar gibi yemek, yağmalamak istiyor; her gün yüzlerce, binlerce kardeşimizin ölüm haberiyle, şehir ve köylerimizin yakılıp yıkılmasıyla ilgili acı acı haberlerle karşı karşıya geliyoruz; bağrımız hûn oluyor, yüreğimiz parçalanıyor, dünyamız kararıyor.

Savunmak ve korunmak, en acil, en mâkul hakkımız, ödevimiz ve görevimiz değil mi? Daha neyi bekliyoruz?..

Allah CC körlerin gözünü açsın; uyuyanları nevm-i gafletten îkaz buyursun... Cahil ve gàfilleri ıslah etsin; hain ve zalimleri Kahhâr ismi ile kahreylesin!.. Yolunda canla başla hizmet veren, ihlâslı, uyanık, mücahid müslümanları nusretiyle te'yid ve takviye ederek mansur ve müeyyed, gàlip ve muzaffer kılsın... Âmîn, bi-hürmeti Seyyid-il-Mürselîn Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevm-id-dîn!..

İslâm, Nisan 1995