İLME VE TEKNİĞE ÖNEM VERMEK

İSLAM MAYIS 93

Alimler başımızın tacıdır, hocalarımız da başımızın tacıdır. İslam ilme çok büyük önem veriyor, alime çok büyük önem veriyor. Ama nasıl? "Bana bir harf öğretenin, ben kölesi olurum!" buyuracak kadar ilim sevgisi veriyor İslam, mü'minlerin kalbine.. Yani, maneviyatı öğretmek, asıl mürşid olmak vs. değil... Harf öğretenin bile kölesi olurum diye bir şey. "Çin'de bile olsa, alın!" diyor. Hikmet, maneviyat Mekke'de, Hicaz'da.. Çin'de bile olsa ilmi alın ne demek?.. Gayr-i dini olan ilimler de lazım, hepsi lazım. Ve bir ilmde müslümanlardan hiç bir temsilci ve hiç bir araştırıcı olmazsa, bütün müslümanlar vebal alırlar!.. Çünkü, oraya bir elemanlarını ayırmamışlar, göndermemişler.

Dünya üzerinde ne kadar ilim varsa, o kadar ilimlerde müslümanların çalışan elemanları olması lazım. Eğer yeni yeni birtakım, adını yeni duyduğumuz duymadığımız ilimler var da, müslümanlar onu bilmiyorlarsa; o zaman bütün ümmet vebal altında kalır. Neden?.. Çünkü: Onu öğretmek farz-ı kifayedir. Mesela: Şurada bir zavallı, yoksul, gariban ölse, cenazesini kimse kaldırmasa, bütün ümmet mes'uldür. Ama, üç kişi kaldırıp cenaze namazını kıldı mı, öteki ümmetten o farziyyet düşer. Çünkü, farz-ı kifayedir; birisi yaptı mı, ötekisinden kalkıyor... İlim de öyledir. O halde biz müslümanlar bütün ilimlere sarılmalıyız.

İlimlerin tasnifi vardır:

Al( ilimler: Yüce ilimler, din ilimleri, Allah'ın rızasını, cenneti kazanmaya sebep olacak bilgiler...

Alet ilimleri: Al( ilimleri elde etmeye yarayan, vasıta, araç durumunda olan ilimlerdir.

Muhakkak ki, ilimlerin en yükseği, Allah'ı bilme ilmidir, "ma'rifetullah"tır. Amma, bugün artık acı tecrübelerle çok iyi biliyoruz ki, ihmal edilen dünya bilgisi de, müslümanlara bir ahiret azabı sebebi olabiliyor!.. Bir müslüman ülkenin felaketine sebep oluyor, düşman karşısında hezimetine sebep oluyor; yıkılmasına, ezilmesine, zulme uğramasına sebep oluyor. Zalimler, sonunda müslümanlara baskı yaparak, sonunda müslümanlara baskı yaparak, ters telkinler yaparak, cebri dinsiz eğitim yaparak nesilleri dinden, imandan uzaklaştırabiliyor. Onun için, ilimlerin hepsi, hem din ilimleri, hem dünya ilimleri bizim için sevimlidir, sevgilidir, muhteremdir, baş tacıdır...

Tek tek çok iyi yetişmemiz gerekiyor. Zaten tasavvuf bu!.. Tek tek iyi yetişeceğiz, her yönden iyi yetişeceğiz ve dünya piyasalarında rekabete; kendi dalımızda dünya şampiyonluğuna oynayacağız. Kardeşlerimiz kendi dalında dünyanın neresinde ne neşredilmişse, onu takib edebilmeli. Fakülte kütüphanesinde mutlaka vardır; arasın, bulsun, okusun.. Ve, kendi mesleği için haftanın bir zamanını ayırsın, bir gününü ayırsın. "Ben kendi mesleğimdeki yeni gelişmeleri takib etmek istiyorum" diye mutlaka çalışsın.

Bu kitap, çıkar çıkmaz eskir. Çıktığı anda eskimiş demektir.. Kitap, klasik bilgileri verir. O klasik bilgiler eskimiştir, uzun zaman eleştirilmiştir, konuşulmuştur, bu arada kitaba girecek birçok yeni konular ortaya çıkmıştır. En yeni bilgiler, mesleki mecmualardadır. Onun için, mesleki mecmuaları takib seviyesine gelmemişseniz, çalışmalarda ilim ve teknik şartını yerine getirmemişsiniz demektir.

Mesleki eğitim müesseselirinizin yayınları kütüphanenizde bulunsun!.. Avukatsanız, hukuk fakültelerinin, neşriyatı; iktişatçıysanız, iktisat fakültelerinin, işletme fakültelerinin neşriatı yanınızda bulunsun!.. Ama mecmualar, önce mecmualar!.. Çünkü bir doktor, bir araştırma görevlisi, bir yardımcı doçent, bir doçent, bir profesör "yeni bir şey" yazar.. Yani, eskiyi tekrar, yeni bir katkı getirmemek ayıptır, ilim adamı için.. Yeni bir şey yazacaktır. Bu yeni şey de mecmuada olur. Onun için, mecmuaları takib etmek gerekiyor.

Bir pratik tecrübedir bu, mecmuaları takib seviyesine gelemediğiniz bir ilim dalında, söz sahibi olamazsınız!.. O seviyeye gelmeniz, o detaya inebilmiş olmanız gerekiyor.

Sonra, kendi mesleğinizden olan insanlarla irtibatınız olması lazım!.. O sahanın güzide isimleriyle ilgili, irtibatlı olmanız lazım!.. Velev, tamamen bizim fikrimizde olmasa bile.. Çünkü, ilmin vatanı da yoktur, bir şahsa bağlılığı da yoktur. İlim ilimdir; Alman'dan da alınır, İsveçli'den de alınır, Türkiye'deki bir başka şahıstan da alınabilir. Senin gibi camiye gelmiyordur, senin gibi namaz kılan bir kimse değildir ama, ilim adamı ise, onunla az çok bir iyi münasebet içinde olmaya çalışmanız lazımdır.

Bir de yapmak istediğiniz şeyi "en güzel şekilde" yapmaya çalışın ve kullandığınız araç "en güzel" olsun!.. Bilgisayar kullanmayı öğrenin!.. Çünkü, süratle arayıp bulma, tasnif etme imkanları oluyor.. vs. Databanklara üye oluyorsunuz, ordan bilgiyi alıyorsunuz.. Herhangi bir ülkedeki bir yere bilgisayarla bağlanıyorsunuz, oranın kütüphanesinden istediğiniz neşriyatı, evinizdeki ekrana getirmek mümkün oluyor.. Bu çok güzel bir şey!.. Ben eskiden üniversitede hoca iken, kütüphaneler niye beşte kapanıyor diye kahrolurdum. Çünkü, dörtbuçukta adam gözümün içine bakmaya başlardı. Beşe çeyrek kala, "Lütfen hocam, kitabı verir misiniz?" derdi; saat beşte kapanacak diye.. Ben de sabah akşam oraya gidiyordum. Kütüphanede bir şahısla bir sohbet açsak, iki dakikam kaybolsa üzülürdüm... Şimdi evinde, ekrandan istediğin bilgi gelecek karşına.. Çok güzel bir şey.

Bunlardan istifade etmek için bir de yabancı dil gerekiyor. Mutlaka çok güzel yabancı dil bileceksiniz!.. Bir müslüman olarak İslam'ı onlara anlatmamız bakımından da lazım, o bilgileri almamız için de lazım..

Her ilmin kıymeti var ve herkes birtakım şeyleri en iyi tarzda yapmayı öğrenmeli!.. Müslümana yakışan, yaptığı işi güzel yapmaktır, tekniğine uygun yapmaktır, en mükemmel yapmaktır. O bakımdan, dini bir heyecanla, ilim ve tekniğe çok büyük önem vermeliyiz.

Allah c.c. bize tevfikini refik eylesin; hayırları işlemeyi, ümmet-i Muhammed'e faideli olmayı nasib buyursun; huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak yüzü ak, alnı açık varmağa, cennetiyle, cemaliyle müşerref olmağa muvaffak eylesin, amin bi hürmeti Seyyid-il-iMürselin sallallahu aleyhi ve alihi ve selleme teslimen kesira.