NEFS TERBİYESİNİN ÖNEMİ

İSLAM KASIM 89

Fert olarak başarısızlığın, toplum olarak geri kalmışlığın en önde gelen sebebi eğitim eksikliğidir. İyi eğitilmiş fertler kendileriyle birlikte, mensup oldukları toplumları da yükseltir, ileri götürürler. Ama eğitimin iyi ve tam olması şarttır. Çünkü yarım hoca dinden, yarım doktor candan edebilir, insanı. O halde iyi eğitim nedir?

İyi eğitim, insanın hem bedenine, hem ruhuna, hem dünyasına, hem ahiretine yarayan; onu her iki cihanda mutlu ve bahtiyar eden, ona bilgi ve beceri kadar; vicdan, bilgelik ve olgunluk kazandıran, doğru yolda götüren hayırlı ve güzel olanı yapmasını sağlıyan eğitimdir, hiç şüphesiz. Kafa, tahsilde ilimle doldurulurken, kalp ve gönül asla ihmal edilmemeli, vicdan eğitilmeli, nefs terbiye edilmeli, ihtiraslar kontrol altına alınmalı, kötü huylar terk olunmalı, kişi kazandığı bilgileri insanlığın hayrına kullanacak bir zihniyete mutlaka sahip kılınmalıdır.

Manevi yönü ve değeri olmayan tek yönlü, materyalist bir tahsille yetişen insanlar çok kere zararlı alanlara sapar ve saplanırlar. Onların aydınlıklarından beklenen hayrı göremez ve verim alamazsınız. Nitekim mesleği vatan ve milleti korumak olan bir subay, vatana bu yüzden hıyanet edebiliyor; fark gözetmeksizin insan sağlığına hizmete yemin etmiş bir doktor, hastayı sömürebiliyor, cana kıyabılıyor, cinayet işleyebiliyor; ülke menfaatlerini korumakla görevli bir diplomat devlet sırlarını düşmanı satabiliyor, çıkarcı bir yönetici halkına emperyalistlere sömürtebiliyor v.s. v.s. O halde insanlara; insanlığa fedekarca hizmeti, adaleti, fazileti, edebi, nezaketi, acımayı, sevmeyi de kazandıracak bir eğitim vazgeçilmez şarttır.

Bu da ancak imanla ve nefs terbiyesiyle olur.

Nedir bu nefs?

Nefs, insanın kendi, maddi benliği, "ego"sudur. Türkçe'de bulunan tam karşılığı olabilecek bir kelime yok. Onu ancak tarif ve tasvir edebiliriz. Yüce Allah Celle celalüh, bizim içimize bir idare müdürü tayin etmiş; bizim bedenimizi, maddi varlığımızı, hayat için gerekli menfaatlerimizi korumak ve kollamak amacıyla hareket eden bir manevi otorite yerleştirmiş; nefs, işte o!

Varlığı gerekli, istekleri doğal, ama takip ve kontrolü, eğitilmesi ve kötü eğilimlerden temizlenmesi de şart!

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) Ebud-derda radiyallahu anh'a "Hiç şüphesiz, Allah'ın, eşinin, çoluk çocuğunun, diğer insanların olduğu gibi, vücudunun ve nefsinin de senin üzerinde bazı hakları vardır; her hak sahibine hakkını vermek zorundasın" buyuruyor.

İslam dini nefsin, yeme içme, tenasül, dinlenme... gibi meşru arzu ve dileklerini, meşru yollarla karşılamayı emreder, ama aşırı isteklerinin, heva ve heveslerinin şiddetle karşısına çıkar. Mesela neslin devamı için evlenmeyi teşvik eder, ama nikah yoluyla; zina edek değil! Böylece nefsin cinsi arzuları doğru bir yola kanalize edilmiş olacaktır. Daima bekar kalmayı kendi kendini kısırlaştırmayı, hadım olmayı, ruhbanlığı reddeder. Bunun gibi sağlığın devamı için yemeği, içmeyi emreder; ama haram kazancı, aşırı yemeği, oburluğu, vücuda zararlı maddeleri, içkiyi yasaklar. Makul ölçülerde dinlenmeyi tavsiye eder, ama başkasının sırtından geçinmeyi tembelliği, zevk ve keyfi düşkünlüğünü men eder..

Nefsin tabii içgüdüleri, istekleri aşırı olarak verilirse, nefis şımarır; daha çok ister, gemi azıya alır; insanı felaketlere, haramlara, zulümlere, günahlara sürükler. Onun için Kur'an-ı Kerim nefsin, ayıp ve kusurlardan temizlenmesini, zabtü rabt altına alınmasını emrediyor, nefsini terbiye edemiyenlerin çok ziyana uğrayacağını, müthiş pişman olacağını bildiriyor. O halde nefs terbiyesi herkese gereklidir, halk'a olduğu kadar, okumuşlara da: zahiri ve kuru bir dini tahsil yapmış olanlara da!

En çok da devlet yönetiminde, millet hizmetinde olanlara, politikacı ve particilere gereklidir; çünkü onların hamlığı, ahlaksızlık ve edepsizliği, ihtirasları ve kaprisleri yalnız kendilerine zarar vermekle kalmıyor, tüm milleti ve ümmeti kan ağlatıyor. Maddi zarar ve hasarların hesabı yapıldığı kadar, görgü, edep ve ahlak yoksunluğunu ve ferdi ihtiras ve kaprislerin yol açtığı zarar, hasar ve ziyanların da hesabı tutulsa, nefis terbiyesi görmemiş yöneticilerin, amir ve memurların bir ülkeye ne kadar korkunç kayıplar verdirdikleri hayretle müşahade olunacaktır. Tarihte, ham, kompleksli ve problemli liderlerin bir ülkeyi tümden felakete sürükleyip batırdığı da çok görülmüştür.

Milli eğitimimiz yıllardan beri "nefs terbiyesi;"nden yoksun olarak çalıştırılmaktadır. Sonuç ortada, binlerce problemli, ruh hastası kaprisli diplomalı üremiş; bunlar da birbirleriyle, incir çekirdeğini doldurmayacak nüans farkalrı dolayısıyla çekişip, çatışıp duruyor. Politikada, ekonomide, kamu yönetiminde, kültürde ve her sahada kaos ve anarşi hakim!

Ruhsuz ve maneviyatsız nesillerin nasıl çöktüklerini, çürüdüklerini, mahv olduklarını gözlerimizin mescidiyle, baş örtüsüyle, sakalıyla, Cuma'sıyla oynamak niye?!! Üstelik işte bunlar, diğerlerinden daha üstün başarılı!

Milletçe ilerlemek ve yükselmek istiyorsak, artık süratle materyalist ve dinsiz eğitim icraatından dönmeli nefs tersbiyesine önem vermeli. İnançlı, görgülü, bilgili, terbiyeli, iradeli, edepli, ahlaklı, hal ve gönül ehli insanlar yetiştirmeye yönelmeliyiz.