HACDAN ALINACAK BAZI DERSLER

İSLAM AĞUSTOS 89

Bizi en doğru, en sâfi imana, hak dine yani İslam'a mensup kılan Allah Celle Celâlüh Hazretlerine sonsuz hamr-ü senalar olsun! Rabbimiz bizi sevgili kulu, elçisi Muhammed-i Mustafa'sının nurlu sünnet-i seniyesinden ayırmasın; ahirette bizi O'na (Sallallahü Aleyhi ve âlihi ve sellem) komşu eylesin!

İslam her yönüyle çok yüce, çok mükemmel bir din; hac, çok entresan, çok müstesna, çok harika, çok muhteşem bir ibadet. Anlayanın tüyleri diken diken oluyor. Gözleri yaşlarla doluyor, kalbindeki iman kat kat kuvvetleniyor.

Evinde hanım hanım oturan kadına, köyünde kendi halinde dünyadan habersiz yaşayan taşralıya, büyük şehrin hızlı ve uğultulu yaşantısı içinde ticaretine dalmış esnafa, masasına, amirine bağlı memura, kendini en doğru yolda sanan şaşkına, keyfine rahatına düşkün zengine.. hac yolculuğa ne muazzam bir ders; insanın görüş ufkunu genişleten, gözünü açan, hayat arttıran, dünyanın değişik ve çeşitli ülkelerini, renk renk halklarını farklı farklı kültürlerini, edep, görgü ve bilgi seviyelerini sergileyen ne şahane bir eğitim; ne hikmetli, ne ibretli, ne esrarlı, ne yararlı, ne sevaplı, ne kazançlı bir ziyaret ve ziyafet ve ticaret!

Mekke-i Mükerreme'de karşılaştığım bir doktor kardeş şevk ve heyecanla:

Memlekete döndüğümde tüm tanıdık ve akrabamı ayağa kaldıracağım, hepsini hemen hac etmeğe teşvik edeceğim.. diyordu, memnuniyetinden ve hayranlığından..

Ülkemizde çok yanlış bir kanaat ve uygulama yerleşmiş; birçok kimse, hacca ancak ihtiyarlar gider, sanıyor. Halbuki müslümanların buraları mutlaka genç ve dinçken gelmesi lazım; çünkü hac, ciddi, hareketli, meşakkatli bir ibadet, iklim bizden çok farklı, ihtiyarlar dayanamıyor, ayrıca genç müslümanların, İslam aleminin ve müslüman halkları erken tanımaları, iş işten geçmeden bu tecrübeleri kazanmaları daha uygun; ancak böylece daha olgun müslüman olur, İslam'a daha güzel hizmet eder, hayatta daha üstün başarı sağlayabilirler.

Hacca gelince dünyanın her yerinden örnek görüyor, renk renk, kılık kılık, çeşit çeşit müslüman kardeşle karşılaşıyorsunuz. Genelde her ülkenin en zengin, en münevver, en dindar, en aşık insanı.. işlerinde kim bilir ne kadar değerli kişiler var; Ah, bunlar birbirleriyle bir tanışıp, anlaşsalar; dünya çapında işbirliği yapabilseler!.. İslam aleminin yüzü işte o zaman gülecek.

Ben konuşmalarında, hacılara, "halini sevip beğendiğiniz kişilerle konuşunuz, tanışın adreslerini yazın, türk veya başkası ülkenize, evinize davet edin ki müslümanlar birbirleriyle kaynaşsın İslam kardeşliği kuru lafta kalmasın" diye hararetle tavsiye ettim. Tabii Arapça veya diğer bir lisan bilmenin önemi berhal ortaya çıkıyor. Herkes mutlaka Arapça öğrenmeli ve çoluk çocuğunu bir kaç dil bilen kişiler olarak yetiştirmeli.

Genelde müslümanların hali acınacak durumda, sömürülmüş, fakir, eğitimsiz, bilgisiz bırakılmıştır. Bu ümmete kim yardım edecek ya Rabbi? İslam ülkeleri farklı yabancı kültürlerin etkisinde kalmışlar, dini bilgi ve görgüleri zayıf işte Kur'an-ı Kerim ve sünnet-i Peygamberi, işte kalabalıkların davranış eksiklik ve bozuklukları, İslam hak, düzenli, zarif ve edebi; ama bazı müslümanlar hâlâ pis, pasaklı, kaba, bencil ve görgüsüz; sevgiyi, saygıyı, fedakarlığı, ikramı, yardımı, adabı, ahlakı çok az kişide görebiliyorsunuz.

Hacı hanımın saçı açık, elbisesi şeffaf veya kadın kocasının koluna girmiş, Harem-i Şerif'de sallanıyorlar, kadın erkeklerin arasına dalmış Hacer-i Esved'i öpme sevdasında adam geçmek için öndekini itiyor, eziyor, mescidde yer kavgası, dışarda açıkta abdest alma ve bozma; yollara oturma, geçisi engelleme, çöpleri çevreye savurma, mescidde yatma, yeme, içme, yüksek sesle konuşma, malayani sohbet, kadın erkek karışık tavaf vs.

Bütün bunlardan devlet yönetimine katılmanın, Milli Eğitime hakim olmayı ne kadar önemli ve zorunlu olduğunu acı acı anlıyorsunuz. Modern eğitiminde tekkenin, tasavvufun, teskiye-i nefs ve tasviye-i ahlakın eksikliğine derin derin esefleniyorsunuz. Mektebin, eğitim ve öğretimin, kitap, dergi ve gazetelerin; radyo ve televizyonun müslümanların kontrolünde olmasının ne kadr gerekli olduğunu şiddetle hissediyorsunuz. Emperyalizmin, İslam kültürünün canına nasıl sinsi sinsi kasdettiğini elle tutar gibi görüyorsunuz.

Çıkan hazin sonuç şu: Müslümanlar, hem maddi, hem de manevi görüşmeleri için dünya ve ahirette selah ve felaha erebilmeleri için İslam'a, yeniden sımsıkı sarılmalı; tüm varlık ve müktesebatlarını İslam'ın hizmetine tahsis etmeli, yabancı olan herşeyi red ve terk etmeli, has ve halis kul olmalı.

Tavizcilikler, teville, tembellik ve gevşeklikle, vurdumduymazlıkla ve cimrilikle devam edilirse kendi öz çocukları bile elden çıkacak, dünyada ve ahirette zarardan ve hüsrandan kurtulamıyacaklar. Allah saklasın, uyanıklık ve basiret nasip eylesin!