AB İLE GÜMRÜK BİRLİĞİNE GİRERKEN, YAPMAMIZ GEREKEN ATILIMLAR

İlim ve Sanat, Mayıs 1995

Prof. Dr. M. Es'ad COŞAN

İlimler başdöndürücü bir hızla değişip gelişiyor. Bizim istikbalimizi çok yakından ilgilendiren Balkanlar, Kafkasya, Ortadoğu ve Orta Asya'da çok mühim siyâsî olaylar cereyan ediyor. Samîmimiyetle yöneldiğimiz, aralarına katılma kararını verdiğimiz Batı Ülkeleri, maalesef bize karşı samîmî ve iyi niyetli değiller. Batıdan, kuzeyden bizden ilim ve teknolojide daha ileri durumda olan ülkelerin sinsi faaliyetleri ve gizli husûmet ve kinlerine mâruz bulunuyoruz. Ülkemizi parça parça bölmek, bizden ayırmak, Rumlara, Ermenilere, Yahudilere vermek için var gücüyle çalışan güçlü ve geniş imkânlı, gizli teşkilatlar var. Dostumuz ve müttefikimiz olması gereken müslüman ülkeler zayıf, geri, câhil ve gàfil...

Bu vahim şartlar karşısında ne yapmamız lâzım; bize mim yar ve yardımcı olabilir; korkunç tehlikelerden halkımızı, imanımızı, kültür ve medeniyetimizi nasıl koruyabiliriz? En güncel, en âcil, en hayâtî, en mühim meselelerimiz bunlar, bu sorular ve cevapları...

Kendimizi olayların akışına, rehavete, tenbelliğe, nemelâzımcılığa bırakamayız; yapacağımız işin büyüklüğü, düşmanlarımızın çokluğu ve kuvveti bizi yıldırmamalı; çünkü Allah'a inanıyor, asıl hayatın ahiret hayatı olduğunu biliyor; Allah bize yardım ederse, kmsenin bizi yenemeyeceğine kànî bulunuyoruz.

Süper devletler, hristiyan ve yahudiler, putperest ve müşrikler, komünist ve ateistler İslâm'ı en büyük rakîb ve hasım görüyorlar, dünyanın her yerinde müslümanları ezmeğe, yok etmeğe çalışıyorlar. Bizim de var gücümüzle İslâm'a sahip çıkmamız, müslümanları her yerde korumamız, mazlum ve mağdurlara her yerde yardımcı olmamız, onların her yerde ve her zaman --her ne pahasına olursa olsun-- imdatlarına yetişmemiz lâzım. Dünyadaki izzet ve selâmetimiz, ahiretteki huzur ve saadetimiz büyük ölçüde buna bağlı.

O halde derhal kollarımızı ve paçalarımızı sıvamalı; kendimizi, aklımızı ve bütün imkânlarımızı seferber eylemeli, âdetâ bir maddî ve mânevî seferberlik ve sıkıyönetim içine girmeliyiz.

Önce sımsıkı ilme sarılmamız gerekiyor. Kardeşlerimizin her biri ciddî bir ilim adamı olmağa çalışsınlar! Dünyadaki bütün ilimleri, yenilikleri, buluşları, keşifleri çok yakından takib edelim, öğrenelim, fişleyelim, bilgisayarımıza depo edelim, yükleyelim. Kendimiz de yeni özel araştırmalar yapalım, kimseye muhtaç olmadan işlerimizi görmeğe çalışalım, gerekirse yeni aletler, cihazlar, metodlar ortaya koyalım; kendi çalışma sahamızda dünyada bir tane olmağa, en yüksek ilim seviyesine yükselmeğe gayret edelim. İlme, kitaplara, meslekî dergilere, özel çalışma ve araştırmalara gücümüz yettiğince çok meblağ ayıralım. Rakîpten daha çok çalışıp, ondan daha öne geçelim.

Sonra mâlî ve iktisâdî bakımdan çok kuvvetli olmağa yönelelim, dev şirketler kuralım (ilmî araştırmaları da bunlar daha güzel yaparlar). Bunu için küçük tasarruflarınızı birleştiriniz. Ölü ve âtıl sahalara boş yere para bağlamayınız. Meselâ, bizim şahsen kurduğumuz SERVER HOLDİNG Sosyal Hizmetler ve Şirketler Grubumuza siz de üye olunuz, sermayelerinizi orada işletmeniz --Allah'ın izniyle-- sizin şahsî işletmenizden çok daha kârlı olabilir.

Atılımlarınızda sadece yurtiçinde kalmayınız, mümkünse yurtdışında da sağlam ve garantili işyerleri edinmeğe yöneliniz! Özellikle geri kalmış müslüman ülkelere yardımcı olmağa, bilgi, görgü ve teknolojik birikimlerinizden onları faydalandırmağa gayret ediniz; çünkü ileri, gayrimüslim ülkeler onları çok kandırıyor, merhametsizce sömürüyor.

Mümkün oldukça düşman ve rakiplerin üretimlerini, mallarını kullanmayınız, çünkü onlar parayı bizden kazanıyor, sonra bizim aleyhimize kullanıyorlar. Müslüman milletlerin ürettikleri ürün, eşya ve malları tercih etmekle, İslâm'a dolaylı yoldan yardım etmiş olacağınızı aslâ aklınızdan çıkartmayınız.

Çok kötü niyetli düşmanların, bize çok ciddî birtakım tecavüzlere kalkışabileceklerini dâimâ hatırda tutunuz, hazırlık yapınız, tedbir alınız. İyi biliniz ki düşmanlar aslında göründükleri kadar kuvvetli değiller; biz hazırlıklı olursak bize saldırmaktan korkarlar. Buna rağmen, "Eğer saldırırlarsa ne yaparız?" diye çok ciddî mukabil planlar hazırlamak lâzımdır. "Onların can damarı neresidir, ne yaparsak onları etkisiz hale getiririz?" sorularının cevaplarını şimdiden bulmak zorundayız. "Mücadelemiz uzarsa, üretim, ikmal ve takviye nereden olabilir?.. Çoluk çocuklarımızı nerede emniyetle barındırabiliriz?.." gibi konuları da iyice düşünmemiz şarttır.

Durumun ciddiyet ve vehametine rağmen, tüm gayrimüslim millet ve halkları yekpâre bir bütün olarak bize düşmanlık edecek diye düşünmek de hatâlıdır. Onların içinden bizlere sempati duyabilecekler üzerinde çok ciddî kültürel ve sosyal çalışmalar yapmak, bunun için organizasyonlar kurmak çok mühim bir vazifedir. Bizler inşaallah bu hususta yeni bazı çalışmalar başlatmak niyetindeyiz. Hepinizin bunlara katılmasını dileriz.

Takrîben Haziran 1995'te başlayacak yeni hicî yılın İslâm ve müslümanlar için başarılı, hayırlı, uğurlu olmasına elbirliği ile gayret edelim.

Allah muînimiz, tevfik refîkımız olsun!..

İlim ve Sanat, Mayıs 1995